7 Şubat 2011 Pazartesi

Gece Başka... Gündüz Başka...


Gece...

Günün en sevdiğim kısmı...

Yıldızlar parlar...

Ay bütün ihtişamıyla ortaya çıkar...

Simsiyah bir hüzün gibidir gece...

Karanlık ve destansı...

Gerçekten de çok klasik ve dramatik oldu:)

Aslında benim için gece yukarıda yazanlar demek değil.
Gece uyanık olmak şahane bir duygu.

Gece olunca, karanlık çökünce, bütün seslerin kesildiği bir an gelir.

Ciddi anlamda sessizlik hakimdir.
Neredeyse düşüncelerinizi duyacak hale gelirsiniz.

Gece film izlemeyi deneyin, film çok daha eğlenceli ve anlaşılır gelecektir.

Müzik dinleyin!
Her zaman dinlediğiniz adamlar birdenbire değişime uğramış gibi görünebilirler.

Tanrım!
GLee'yi gece izlemek...

Kesinlikle GLee'yi gece izlemelisiniz.


Gece hayatta olmak!
Geceyi yaşamak!


Vampirler boşuna geceleri takılmıyorlar değil mi?

Gecenin güzelliğini keşfetmiş olmalılar. ( gün ışığına çıkamamalarından değil bence, yani çıkabilseler bile gece takılmayı tercih ederlerdi!!!! )


Peki ya kurt adamlar?

Dolunay olmasa dönüşüm bile geçiremezlerdi:)


Cadılar!!!

Bütün etkili büyülerini karanlıkta, ay ışığında filan yapıyorlar.

Konunun dışına çıktığımın( hatta biraz abarttığımın ) farkındayım.
Söylemek istediğim gecenin de en az gündüz kadar güzel ve işe yarar olduğu...


Gece gerçekten de işe yarar bir zaman!
Bende anne rahmine güzel bir gece zamanı düştüm:)
( Çoğu kişi gibi )


Gecenin gündüzle boy ölçüşemeyeceğini düşünenler, bir de gece kitap okumayı denesinler!
( Küçük Aptalın Büyük Dünyasını okurken kahkahalarımı yutmak zorunda kalmıştım, böylesi daha da keyif veriyor )


Gece yenilen yemek dışında geceyle ilgili sevmediğim tek bir şey bile yok! ( kilolara dikkat etmek lazım tabi )



Bu yazıyı yazarken geceden ilham alıyorum, ama şu anda saat sabahın 7.00'si ve ben bütün yazma yeteneğim çalınmış gibi hissediyorum.

Sanırım biraz da uykum geldi.
Vay canına!
Uykumun gelmesi şahane bir şey!

O halde burada nokta diyorum.

Geceniz uzun olsun!
( Her zaman! )