5 Ocak 2011 Çarşamba

Dürüstlük...


Yılın ilk günleri...
Final sınavları...
İronik bir durum değil mi?

Her neyse, finallerin sıkıntısından filan bahsetemeyeceğim.
Bugün bölüm başkanımız olan Sayın Muhsin Halis'in verdiği Yatırım ve Proje Analizi sınavına gittim, aslında gitmekle gitmemek arasında kaldım denilebilir.

Dersten kalmayı garantiledim diye düşündüğüm için, sabah kararsız kaldım.
11.00 gibi çalan telefonumun alarmı beni yataktan kalkmaya davet etti, ama ben daha erken diyerek biraz daha uyumaya karar verdim.

Sonra saat 11.27 de düşünmeye başladım.
Ya kalkıp sınava gidecektim ya da uyumaya devam edecektim.
3 dakikalık o düşünme süresi sonucunda gitmeye karar verdim.

Vay canına! Çok kararlıyım değil mi? :)

12.30 da okuldaydım.
Sınav kağıtları dağıtıldı.
4 soru hazırlanmıştı biz sevimli, tatlı pıtırcık öğrencilere.


Sınavın zor olacağı konuşuluyordu dünden beri.
O yüzden soruların nasıl olduğunu kontrol ettim hemen.
Dediğim gibi toplamda 4 soru vardı.
ilk 2 soruyu ödevi yapanlar yapmayacakmış.

Hımm... Bu biraz kafa karıştırıcı oldu değil mi?

Bunun biraz anlam kazanması için başa dönmem gerekiyor.

Vize sınavına girdiğimiz sırada sevgili, çok sevdiğimiz Sayın Muhsin Halis hocamız sınıfa girdi( kendisi derslere gelmez, asistan gönderir)

'Arkadaşlar ödeviniz proje hazırlığı. Herkes finallerden önceki hafta bir fizibilite rapor örneğini teslim etmiş olsun.' dedi ve gitti.
O zamandan beri de kendisini hiç görmedim.

Yerine Asistanı Serkan Polat bakıyor, kendisi çok hoş bir insandır. Bildiğim kadarıyla Boğaziçi'nden gelmiş.
Bugün zekasını da kanıtlayarak, kendini herkese tanıttı.

Her neyse, ödevi hazırlama sürecimiz oldukça uzundu. Tabi biz öğrenciler çok tembeliz, son günlere bıraktık, gerçi ilk günde de yapmaya çalışsak başarılı olabilceğimizden şüphem var doğrusu.

Dersin adı yatırım projesi: Tamam.
Ödev, proje: Tamam.
Buraya kadar sorun yok, ama anlatılan ders: Hiçbir şey...

Hiçbir şey bilmeden bir ödev hazırlamamız istendi, gerçekten çok adil bir durum.
Bizde bu adiliğe karşılık olarak internetten kopyala- yapıştır yöntemini kullandık.

Kısacası ödevlerimizi, internetten bulduğumuz hazır proje ödevleriyle yaptık. Yaptık diyorum çünkü, sayıları, isimleri değiştirdik.
Burada da bir emek var sonuçta :)

Ödevleri teslim ettik. Ödevin yüzdesi 20ydi.
Geçenlerde notlar açıklandı ve bölümün neredeyse hepsi 10 almış.
Hocanın yanına gidip isyan bayrakları çekmişler.
Serkan Polat hocamız da sinirlenmiş.
Sınavı çok zor soracağını söylemiş.

Ve bugüne geri döndük...

Bugün sınav kağıtları önümüze geldikten sonra sınıfı anlık bir şok dalgası sardı ve hemen arkasından gelen soru yağmuru...
En son olarak yerini kahkahalara bıraktı.

Serkan hocamız 4 soru sormuş ve ilk iki soruyu ödevi teslim etmeyenler cevaplasın demiş.
Tabi ödevi teslim etmeyen(bildiğim kadarıyla) kimse yok.
Herkes sonraki iki soruyu yapmak zorunda yani.

Sorular şöyle:

Soru 3- Turizm İşletmeciliği bölümünde okuyan 4. sınıf öğrencisi Serkan Polat, Yatırım ve Proje Analizi dersinde bir ödev hazırlayacaktır, fakat ödevi internetten kopyala- yapıştır yöntemiyle (copy- paste) hazırlayacaktır. Ne yapması gerektiğini anlatınız.


Soru hemen hemen böyleydi.

Soru 4- Yapmış olduğunuz proje ödevinin bilgilerini giriniz.

Bir tablo var ve bizden verdiğimiz ödevin sonuç, isim, ortaklık gibi bilgilerini yazmamızı istemiş.

Dahiyane değil mi?

Büyük ihtimalle bölüm olarak kaldık bu dersten:)

Ya da Serkan hoca bize güzel bir ders vermek istedi ve hepimizi geçirecek.
Olan olayları ya da ne cevap verdiğimi sizinle paylaşmayacağım.
Sadece dürüst olduğumu bilmenizi isterim. Gerçek neyse sınav kağıdıma yazdım.
Kim bilir, belki işe bile yarayabilir.( Az önce sınav notlarımı kontrol ettim ve ödev notumun 34'ten 55'e yükseldiğini gördüm)

4. sınıfa geldim ve gitmeme ramak kala böyle zeki bir adamın çıkıp, bize hem ders verip hemde unutamayacağımız bir sınav tecrübesi yaşatması beni çok mutlu etti.
Sevgiler Serkan Hocam :)

1 yorum:

  1. zeki bir hocamış, diğer hocalar gibi sınavı yap kurtul değil.Hayatın gerçeklerini de görmenizi sağlayan narin hocalardan biri. Bütün hocalar böyle olsa ünv. ne güzel olurdu...

    YanıtlaSil